UYANIŞA GİDEN YOLDA IŞIK BİLGELERİ
- Somnur van der Kraan

- 20 Oca 2022
- 4 dakikada okunur

"Uyanışa giden yolda ışık bilgeleri" Ne güzel bir cümle değil mi? Bir ışık bilgesi olarak sorumluluğu almış, elinde kaynaktan akan sonsuz ve sınırsız bir ışık huzmesi, başımızda hare ilerliyor, ilerlerken de diğerlerini bu alayın içine davet ediyor, diğerlerinin yaralarını sarıyor, aydınlatırken yola devam ediyoruz.
Bazen kendime soruyorum gerçekten uyanışta mıyız yoksa ağrıyı bastırmak, ya da unutmak için yeniden uykuya mı dalmaya çalışıyoruz? Kendimizi güvende hissedebileceğimiz bir çatı bulduğumuzu düşünüp oraya mı sığınıyoruz? Sonra birden hava bozuyor, şimşekler çakıyor ve başımızın üstündeki dam uçuveriyor, ardından hayal kırıklıkları, öfke, suçlamalar, bir yerlerde sizi bekleyen düşmanlarla, komplo teorileriyle dolu bir dünya ve “Beni salak mı sandın? Ben sadece iyi niyetliyim” derken bir yandan akan göz yaşları, şiddetle çarparak kapattığınız yüreğinizdeki kapılar. Kendinizi ve birilerini ruhunuzda zincirleyip, zindanlara attığınız küskünlükleriniz. Sonra hiçbir şey olmamış gibi toplum içine çıkıp gülümsemeleriniz, zihninizle verdiğiniz savaşlar ve yenilgiler.
Şimdi bir dünya hayal etmenizi istiyorum sizlerden. İçinde hiç yalan olmayan, yalın bir dünya. Doğduğunuz an kadar yalansız, arı, berrak bir dünya ve dünyanıza yerleştirdiğiniz tıpkı sizin gibi yalın, yalansız birileriyle hayatı paylaşarak deneyimlenen bir dünya. Ön yargılar yok olmuş, bitmiş, bir başkalarını düşündüğünüzde yüreğinize sadece sevgi, zihninize dünyanızı şefkatle paylaştığınız kimse geliyor, bir başkasını düşündüğünüzde sadece güven duygusu hissediyorsunuz. Şişman, zayıf, yaşlı, genç, uzun, kısa kimsenin umurunda bile değil sadece ruhlara verilen saygı, kaynaktan akan sınırsız sevgiyle beslenen duygular, eşit, dengede paylaşım. Kimse kimseden şüphelenmiyor. Bu dünyada ön yargılar ve şüpheler olmadığı için çok hafifsiniz, odağınızda daima sevinç var. Zayıf, güzel, zengin, şık, ya da başarılı olmanız, birilerine kendinizi sevdirmeye çalışmanız, gerekmiyor. Sosyal medyada e kadar beğeni aldığınızın bir önemi yok.
Şüphe nedir? Size zarar vereceğine inandığınız birini deneyimlerinizden edinmiş olduğunuz tecrübeyle yargılamak ya da gerçekten sezgilerinizi kullanarak durumu değerlendirmek. İçinde bulunduğumuz bu karamsar dünyada kaç kişi sezgilerini kullanıyor, yanıt veriyorum: “Herkes!” ama ne yazık ki çok az insan sezdiklerinden emin olabiliyor. Ya başarı nedir? Herkes ihtiyacı olan her şeyi yapabiliyor bu yer yüzünde ve başarıyor ama bir insandan ruhunun almadığı bir şeyi deneyimlemesini bekliyorsanız o insan koşuya zorlanan bir at gibi çatlayabiliyor, ruhu çatlıyor, zihni bölünüyor, kalbinin tüm kapılarını kapatıp kendini başarısızlık suçundan sonsuza dek kendi zindanlarına mahkûm ediyor.
Bir dünya düşlemenizi istiyorum kolayca elinizde avcunuzda ne varsa verebildiğiniz, korkmadan, hiç korkmadan, diğerlerinin de size yargısızca, sevgiyle elindeki her şeyi verebildiğinden emin olduğunuz bir dünya. Bu dünyada herkes bolluk ve bereketin sınırsızca akıyor olduğundan emin çünkü bu dünyanın paylaştıkça güzelleşiyor, bolluk ve bereket doluyor olduğunun farkında. Bu dünyada her yerde yeterince yiyecek var, yeterince ev, yeterince giyilecek kıyafet, yeterince bir yerden alıp bir başka yere götüren araç var. Burada kendinizi tam ve bütün hissediyorsunuz, burada sevilmiyor olduğunuzu düşünmüyorsunuz aksine her an seviliyor olduğunuzdan eminsiniz.
Bir dünya düşlemenizi istiyorum, yer yüzünde yaşayan ve insanlara benzemeyen canlıların, hayvanların, bitkilerin ve diğer varlıkların sadece bu dünyayı bizlerle paylaştıkları farklı türler olduğunun farkında olan bir dünya. Hayvanlar, bitkiler ve diğerleriyle barış ve sevgiyle paylaşılabilen, hayvanlarla ve bitkilerle sezgilerinizle iletişim kurduğunuz, hayatı onlarla adilce paylaştığınız bir dünya, bedeni tıpkı size benzeyen bir canlının canını alıp, onu tabağa koymak yerine sevgiyle dost olduğunuz bir dünya, bitkilerle iletişim kurarak ekip-biçtiğiniz ve onların size gönülden verdikleriyle yetindiğiniz ki öyle boldur ki onların verdikleri siz kendiniz bile inanamazsınız, böyle bir dünyaya yaratmaya hazır mısınız?
Böyle bir dünya yaratmak şu anda kolay değil, eminim birçok insan buna hazır değil, çekişmeli bir dünya heyecanlı bir oyun gibi geliyor bir çoğumuza ve kazanmak için mutlaka bir şeylerin peşinden koşmaya devam ediyoruz. Alışkanlıklar kolay kolay bırakılamayabiliyor, bir şeylere bağlanıyor ve orada takılıp kalabiliyoruz ama bizler buraya öğrenmeye, değişmeye, büyümeye ve olgunlaşmaya geldik, bunun için evrenle bir anlaşma yaptık o yüzden uyanmamız için mutlaka canımızı yakan bir deneyim olacaktır ta ki biz onun sadece bir deneyim olduğunu, aslında yanan canımızın sadece egomuz, sadece kendi yarattığımız acı beden olduğunu idrak edinceye kadar bu oyun sürecektir.
Kolaylıkla yükselebilmemiz ve aydınlanabilmemiz bana göre bu yer yüzünü deneyimlerken korkularla boğuşmak değil, her anımıza şefkat ve güven duygusu taşıyabilmemizdir. Hayatınızı yaratırken bu yeryüzüne sevgiyle saldığınız köklerinizi beslerken başınız gök yüzünde, yüreğinizin daima cennette olduğunu hissederek yaratabilmenizdir.
Bu yer yüzünde aydınlanmanın yolu bu yer yüzünde var olduğumuz süre boyunca hayatımızı doğru ve dürüst bir kanala bağlı olarak, doğduğumuz an kadar yalın, arı, çıplak ve yalansız yaşayabilmektir. Sessiz kaldığımızda duymaya başlarız, ruhumuzu ve diğerlerini duyabilir, onlarla kolaylıkla empati kurabiliriz. Eğer durmadan konuşan bir zihne sahipseniz duymakta güçlük çekecek, eleştiriler, ön yargılar, kısacası korkularla cebelleşeceksiniz demektir. Dünyamıza iyilikleri taşımak sadece ruhsal çalışmalarla olmaz, yer yüzüne, insanlara karşı eleştirel, yargılayıcı, hatta öfkeliyseniz o zaman bir yanınız eksik kalır ve siz göklerde olduğunu düşündüğünüz sevgiyi hayatınıza indirinceye kadar deneyimler art arda gelir. Aslında kendi dünyanızı nasıl yarattığınızla ilgilidir, etrafınızda gelişenlerin izini sürerek size gönderilen mesajları iyi değerlendirebilmeyi öğrenmek ve ruhsuzun sesini duyabilmektir. Ruhunuz size rehberlik eder, neye ihtiyacınız olduğunu söyler.
Kendi dünyanızı aydınlatmaya başladığınızda duyduklarınız, gördükleriniz ve yaşadıklarınız da aydınlanmaya, değişmeye, sevgi kanalından şefkatle size akmaya başlar.
Bu yer yüzünde yapmamız gereken tek şey kendimize ait olan köşeyi temiz, aydınlık ve güzelliklerle donanmış olarak tutmak, siz bir köşeden ışıldamak yeter. Böyle bir aydınlık köşeden eminim birilerine hayatlarına iyilikleri ve güzellikleri çekebilmeleri için ilham kaynağı olacaksınızdır.
“Hayata ve onun tüm ifadelerine sevgiyle kalın”.
Somnur vdK


Yorumlar