İçimdeki Tanrıçaya Yolculuk

8 Mart dünya kadınlar günü. Yılda bir kez kadınları hatırlatan bir günün kutlanması gerekiyor mu sizce? Kadınlar her şeyden ayrık, başka bir dünyanın varlıkları mı?
Bundan birkaç sene önce Dalai Lama “Dünyaya nasıl barış gelecek?” sorusuna yanıt olarak “Dünyayı batılı kadınlar kurtaracak”. demişti. Dalai Lama’ nın kastettiği “Batılı Kadınlar” gücünü almış, düşüncelerini rahatlıkla paylaşabilen, hayatını kendi iradesiyle özgürce sürdürebilen kadınlardır.
Her ne olduysa uzun bir zaman önce bir düşünce kadınlarla erkekleri birbirinden çok uzaklara yerleştirdi. Erkek egemen bir düzen kuruldu. Bu düzen katı, soğuk, mesafeli, makinalaştıran, duyguların arasında sadece öfkeye yer veren, sevginin ve şefkatin zayıflık olduğunu düşündüren bir düzendi. Kadınlar babalarından kocalarına aktarılan eş ve anne olmakla sınırlandırılmış, kendi dünyalarını geliştirme şansları elinden alınmış, korkutulmuş ve bastırılmış varlıklardı, ikinci sınıf insandılar. Bu yüzden halen birçok kadın batıda da doğuda da içlerinde binlerce yıllık bir öfkeyi; bastırılmışlığın, kısıtlanmışlığın, pasifize edilmişliğin ve dolayısıyla şiddete maruz kalmışlığın öfkesini taşımaktalar. Kadınlar ruhlarında taşıdıkları bu öfkeyle çocukları yetiştirmekteler dolayısıyla bu durum zincirleme kaza gibi devam etmekte. Kadın erkeğinden ayrık, uzak, düşman; erkek kadınından ayrık, uzak, düşman, her iki taraf da içindeki diğer yanı reddederek yaşamaya devam ediyorlar.
Dalai Lama’ nın söz konusu ettiği toplumlarda kadınlar erkeklerden ayrık, erkeklerin güç gösterisine maruz kalmadan erkeklerle eşit derecede hareket edebilen ve içinde bulundukları toplum tarafından yargılanmayan hayatı erkeğiyle gönülden paylaşan insanlar konumundadırlar ama maalesef, halen birçok toplumda kadın “insan” olarak yerini alamamış durumdadır. Oysa bu yer yüzünü hangi cinsiyetle deneyimliyorsanız deneyimleyin içinizde her iki yan da mevcuttur, eğer birini inkâr ediyor ve zayıf bırakıyorsanız kendinizde zayıf kalacaksınızdır. Eğer sadece erkek yanınızı çalıştırmaya yöneldiyseniz soğuk, katı, şefkat ve sevgiden uzak, duyguların sadece öfke kızgınlıktan ibaret olduğunu kabul eden, evsiz- evden-evcimenlikten uzak biri olmak durumunda kalacaksınız. Eğer sadece dişi yanınızı çalıştırıyorsanız; zayıf, sokaklardan, tek başınalıktan, yalnız kalmaktan, toplum tarafından suçlanmaktan, bağımsızlığını almaktan, meslek sahibi olmaktan korkan ve daima bir erkeğe muhtaç olmak durumunda kalacaksınız.
Oysa başlangıçta dişi olan her şeye saygı duyulurdu, insanlar bolluk ve bereket, korunmak, şans ve sağlık için onlara rehberlik edecek olan varlıkları çağırmaya karar verdiler, onlarla kalması, onlarla bütünleşmesi için onlara biçim verdiler, çağırdıkları, bağlandıkları rehberlik eden tüm varlıkları dişi olarak bildiler, öyle algıladılar ve öyle biçimlendirdiler. Bu yer yüzünün döngüsü yeniden var olmaktır, bu yer yüzüne can getiren varlıklar da dişidir ve yaratıcılığı simgeler, hatta yaratıcılıkla doğrudan bağlantılıdır. Toprak ana dişidir, evren dişidir çünkü yaratıcı döngü olmazsa var olunamaz.
Ben inanıyorum ki kadınların hepsi içlerinde bir Tanrıça taşıyorlar ve artık onun açığa çıkma ve güçlerini geri alma zamanı geri geldi. Birlikte tüm travmaları sileceğiz ve birlikte el ele büyüyecek, gelişecek ve ilerleyeceğiz.
7 MART’ TA GERÇEKLEŞTİRECEĞİMİZ İÇİMDEKİ TANRIÇAYA YOLCULUK ÇALIŞMASI İÇİN FB MYSIALUNA IŞIK KADINLARI SAYFASINA GELEBİLİRSİNİZ.
DÜNYADA HER GÜN KADINLARIN GÜNÜDÜR.
Somnur vdK