top of page

  ENERJİ BEDEN-AURA VE  ÇAKRALAR

Aura

          Aura nedir? Aura bir canlının manyetik alanı demektir. Bu yer yüzünde ve bizim boyutsal algımızda olan evrende var olan tüm varlıkların bir manyetik alanı vardır buna da Sanskrit dilinde Aura denir. 

           Hepimiz bildiğimiz evrende moleküler düzeyde farklı frekans boylarında titreşen varlıklarız. Biz insanların her birinin kendine has, parmak izlerimiz kadar eşsiz birer frekans dalga boyumuz vardır. Günümüzün bilim insanları da beyin frekanslarımız tıpkı parmak izlerimiz kadar eşsiz olduğunu fark ettiler.

Tüm varlıkları enerji seviyesinde bir enerji havuzunun içinde olduğunu hayal edin, bu nedenle de tüm varlıkların sürekli olarak iletişim halinde olduğunu düşünün ama etrafa yayılan kendi enerji bedenini de içinde barındıran bir enerji formuyla çevrelenmiş olduğunu da düşünün, bu bizlerin Aura’ sıdır. Aura her bir varlığın lan her şey bir diğerinin hareketinden haberdardır. Hepimizin fizik bedenimizle birlikte bir de enerji bedeni vardır, fizik bedenimiz enerji bedenimiz olmadan canlı olamaz. Fizik bedenimizi bir biyobilgisayar olarak düşünürlerse, bu biyobilgisayarın çalışması için de bir enerji gerekir, bu enerji varlık ruhumuzun bu yer yüzünü deneyimleyen bir parasıdır. Fizik bedenimizi ve enerji bedeninizi de içine alan enerji alanı vardır buna Sanskrit dilinde Aura ismi verilir. Dar olan bölümü aşağıda duran yumurta şeklindedir ve parmak izimiz kadar eşsizdir, hepimizin bir diğerinden eşsiz bir frekans titreşimi vardır. Aura’ mızın içindeki çakralar yani enerji döngüleri maddi bedenimizdeki sinir sistemine bağlı olarak taşınan bir elektrik akımıdır.

         Aura bizim astral varlık olarak bilinen duygularımızı, zihinsel varlık olarak bilinen düşüncelerimizi ve kalıcı atom denilen geçmiş kayıtlarımızı içinde barındırır. Aura içinden enerji akımının geçtiği telimsi yollardan oluşur.Zihinsel, duygusal veya fiziksel yıpranmalardan dolayı Aura' da incelmeler veya delinmeler oluşur ve o zaman bizler bize uygun olmayan enerji akımlarının etkisi altında hastalanırız.

         Aura' mız gün boyunca bizim duygusal durumumuza bağlı olarak renk değiştirir. Bunun nedeni de Aura' nın içindeki enerji döngülerinin renklerle olan frekans bağlantısıdır. Bunlara tekerlek anlamını taşıyan çakra ismi verilir. Yedi büyük çakra ve 21 küçük çakra temel olarak alınır. Çakraların normal şartlarda dakikada 21 kez saat yönünde dönmeleri gerekir. Yavaşladıklarında veya hızlandıklarında 

sorunlar da başlar.Bu enerji merkezleri fizik bedenimizdeki bedenimizi yöneten salgı bezleri, iç ve dış organlara bağlıdır. Bedenimizi yöneten salgılar (hormonlar) bizlerin duygu durumlarını belirler.  Bu salgı bezlerini harekete geçiren de bilinçli ya da bilinç altı düşüncelerimizdir dolayısıyla hormon bezleri hayatımızı yönlendirir. 

Çakralar

Muladhara- Kök Çakra:

       Bu çakra bizim hayata başladığımız, dünyaya bağlandığımız, yeryüzü temel ögeleriyle  ilgili enerji akışını sağlayan çakradır. Kuyruk sokumu bölgesinden başlayarak bacaklarımız ve ayak tabanına kadar olan bölgemizi içine alır.  Kundalini enerjisinin bulunduğu merkezdir ve fiziksel/ maddi olanla ilgildir, cinselliği içerir. Bacaklar, ayaklar, kemikler, kalın barsaklar, omurga ve sinir sistemi bu çakraya bağlıdır. Bu çakra iç güdüsel enerjileri, fiziksel acıları, zevk alma ve dokunma duyularını da idare eder.  

  

         İç salgi bezleri: Testisler ve yumurtalıklardır.Muladhara daha çok erkek yumurtalıkları üzerinde etkilidir. İkinci çakra olan Sakral merkez veya Swadisthana kadınların ovarları üzerinde daha çok etkilidir. 

Bulunduğu bölge omurganın tabanıdır. Duyu organı olarak buruna bağlıdır yani koku alma hissimiz bu çakrayla da bağlantılıdır dolayısıyla duyusu kokudur. Çalıştığı organ anüstur, bırakma ile ilgilidir.

       Yumurtalıklar: Erkeklerde ve kadınlarda bulunan üreme organlarıdır. Erkelerde testis, kadınlarda da ovar ismini alır. Testis tarafından üretilen erkeklik hormonlarına androjen adı verilir. Bu hormonların en önemlisi "Testesteron" hormonudur. Bu hormonlar ergenlik sırasında erkeklerdeki değişimden sorumludurlar.  

         Yönetici gezegeni: SATÜRN 

         Rengi:  KIRMIZIDIR  ve yaydığı ışınlara göre düşük frekanstır. 

         Elementi: TOPRAK 

         Sesi:  LANG tınısıdır.

         Mantrası: LAM sesidir. 

         Bu çakranın bize verdiği yetenek "Kabullenmek" tir.

         Düşük frekanstaki halinde oluşan gölge duyguları ise: Kızma, kıskançlık,gücenme, sertlik. Ve düşük enerji halinde fiziksel bağımlılıklar, bencillik, huzursuzluk, uçuşan duyguların kaynağıdır. Can sıkıntısı, korku, halsizlik, enerji eksikliği, düşük tansiyon, mesane iltihaplanması, barsak tembelliği, derinin cansız ve pul-pul görünmesi, şok, kansızlık, yetersiz kan dolaşımı, iktidarsızlık, cinsel soğukluk, kısırlık,  adet kanamalarının kesilmesi, doğum sonrası halsizliği veya kan kaybı, menapoz dönemi halsizlikleri gibi hastalıklar ve belirtiler muladharanın sağlıklı çalışamıyor olmasından kaynaklanır. 

Yoga felsefesinde burası kundalini ya da şakti gücünün yeridir. Üç gizli ateşin  Güneş ateşi, sürtünme ateşi, elektirik ateşinin bir araya geldikleri yer burasıdır. Eğer Kundalini zamanından önce yükselecek olursa koruyucu eterik ağı yakar. Bu durum sinir hastalıklarına ve deliliğe yol açabilir.

        Svadisthana-Sakral Çakra:

        Yaratıcılığın, enerji akışının, düşüncelerin üretildiği saf bilginin merkezdir. İlhamın ve dikkatin kaynağıdır. Rahim ve dişi yumurtalıkları bu merkezdedir. Hayatımızı yarattığımız merkez burasıdır. Sevgi ve bilgeliğin aydınlık kalitesine sahiptir. Kadınlar hayata bu çakradan başlarlar. elementi sudur. Bolluğun, bereketin akışkanlığı buradan yönetilir. Boğaz çakrasıyla  direk olarak bağlantılıdır. Yani düşünceler buradan yaratılır ve sözlerle-seslerle dışarıya çıkar. Bütün yaratıcı aktivitelerin kaynağı bu merkezdedir. Bazı Tantrik uygulamalara göre bu merkezden gelen seksüel enerji boğaz merkezinde değişime uğrayarak yaratıcılık ve iletişim için kullanılır. Bu yaratıcı enerji daha yüksek seviyelere ulaşmayı sağlar. Bu merkez seksüel değişim süreciyle birlikte kişisel gelişimi sağlar.

         Bağlı olduğu iç salgı bezleri ve organlar: Dişi üreme organları, deri, böbrekler, idrar torbası, dolaşım sistemi ve lenfatik sistem. İç salgı bezi ise böbrek üstü bezleridir.

         Bulunduğu bölge üreme organlarının üzerindeki bölgedir. Çalıştığı organ cinsel organlardır, üreme ile ilgilidir.  Duyu organı dildir ve duyusu da tat alma duyusudur.  

 

         Yönetici gezegeni: JÜPİTER - AY 

         Rengi: TURUNCU

         Elementi: SU 

         Sesi: VANG tınısıdır

         MantrasI: VAM 

         Bu çakranın yeteneği: Yaratıcılık;

         Olumsuz duyguları: Suçluluk,aşırı uçlara gitmek olarak sayabiliriz.

         Bu merkez gerektiği gibi çalıştığında sezgisel ve telepatik yeteneklerin açığa çıkmasını ve güçlenmesini sağlar. İlk olarak uyanışa geçtiği zaman cinsel enerjilerin dengesi bozulabilir ve dışarıdan gelen etkilere tepkiler artabilir. Bilincin daha yükselmesiyle yeniden dengeye otururlar. Bu merkezdeki blokajlar erkekte ve kadında cinsel sorunlara neden olabilir ve diğerler sorunlar da idrar torbası, yolu enfeksiyonları, idrar tutamamak, dolaşım bozuklukları, düzensiz regli veya düzensiz sperm üretimine neden olabilirler. Böbrek üstü bezlerinden dolayı da buradaki dengesizlikler korku,heyecan duygularının seviyesinin armasına neden olur. 

         Böbrek üstü bezleri: İki adet böbrek üstü bezi, iki böbreğin tepe bölümünde yer alırlar. Yaklaşık olarak 2,5 cm ve sarı renktedirler. Bir kabukları ve içlerinde iliksi bir yapıları vardır. Kabuk bölümü "streoid" olarak bilinen maddeyi salgılamaktadır. Üç ana grupta toplanırlar:

         A grubu: Mineral kortizoitler: Böbreklerin ufak tüpleri üzerinde çalışarak sodyum ve kloridin vücudun içinde tutulmasına yardım eder ve potasyum fazlasının dışarıya boşaltılmasını sağlar.

         B grubu: Bunlar Glikokortizoitlerdir. Karbonhidratların glikojene dönüştürülmesini sağlarlar. Kan şekerini yükseltip, yağların kullanılmasına yardım ederler, kandaki limfositleri ve osinofilleri azaltarak bağlı olan belirli doku hücrelerinin çoğalma oranını düşürürler. Bu da doğal iyileşme sürecinin bastırılmasına dolayısıyla da gecikmesine neden olur. Bu gruba bağlı diğer hormonlar kortizon ve hidrokortizonlardır. 

         C grubu: Bunlar yumurtalıklardaki hormonlara benzerler, erkek ve kadındaki büyüme ve cinsel gelişimi desteklerler. Kabuk tarafından salgılanan adrenokortizotrofik hormonu (ACTH) tarafından etkilenirler, bu hormon hipofiz bezi tarafından salgılanır. Hipofiz bezi beyindedir. Kabuğun altındaki iliksi bölgeden salgılanan hormonlar adrenalin ve noradrenalindir. Adrenalin sempatik sinir sistemini uyarır ve vücuttaki arterlerin(atardamarların) genişlemesine yol açar. Bu kalbin atış sayısının artmasına ve kan basıncının yükselmesine neden olur. Adrenalin aynı zamanda karaciğerden salgılanan glikojeni kas hareketleri sırasında kullanılan glikoza çevirmeye yardımcı olur. Böbrek üstü bezlerinin bir görevi de tehlike anında vücüdun savunmaya geçmesini sağlamaktır.

Bu merkez gerektiği gibi çalışmazsa  böbrek zayıflığı, kabızlık, rahim ve kadın yumurtalıkları rahatsızlıkları, karın krampları ve spazmlar, yetersiz süt salgılama, alerji, enerji azlığı ve çevreye aşırı duyarlılık, duyuları ve istekleri bastırma, çekingenlik, ve bazen de şehvet, kızgınlık, ihtiras, gurur ve saldırganlık gibi zarar verici enerjilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.  

       Manipura- Güneş Sinir Ağı Merkezi ( Solar Plexus):

        Sanskritçe ismi Manipura olan Güneş sinir ağı çakrası aynı zamanda güneş döngüsü anlamına gelen solar plexus ismini de alır. Manipura kelimesi mücevherlerlerin merkezi demektir.

        Manipura ruhi ve fiziksel varlıkların hayat merkezidir çünkü gökyüzü enerjisi apana ile yeryüzü enerjisi prananın birleştiği yerdir. Güneş ışınlarının emildiği merkezdir, bu iki enerji birleştiği zaman merkez uyanır ve harekete geçer.Ateşin ve ısının toplandığı altın rengi ışınlar yayan çakradır. Göbek deliğini ortasına alarak onikinci göğüs omuruyla birinci bel omuru arasında yer alır. 

        Çin felsefesinde bu bölgeye "üç kat sıcak" adı verilir çünkü sindirim işlemi sırasında ısı yayılır. Japon bilgilerinde de karın anlamını taşıyan "hara" ismi verilir.

         Bir çok Ezoterik bilgi bu merkezi harekete geçirmek ve güçlü çalışabilmesi için şarkı söylemeyi önerir.          Bize verdiği yetenek kararlılıktır, cesaretle de ilgilidir. Eğer blokajlar varsa öfke, aç gözlülük ve hırs gölge duyguları açığa çıkar. 

        Kendine güven ve cesaretle ilgilidir. Fiziksel seviyede ise sindirim ve özümseme ile ilgilidir. Salgı bezleri, eylem ve organlar: Nefes, diyafram, mide, on iki parmak bağırsağı, safra kesesi, karaciğer, pankreas ve dalak organlarıdır. İç salgı bezleri ise pankreasla ilgilidir. 

         Yönetici gezegen: GÜNEŞ ve MARS   

        Rengi:  SARI 

        Elementi: ATEŞ 

        Sesi:  RANG tınısıdır 

        Mantrası: RAM sesidir.

        Manipura merkezinde bir bozukluk olduğunda kişi depresyon, içine kapanıklık, uyuşukluk, iştahsızlık veya olağan dışı yeme alışkanlıkları gösterir. Eğer kalp merkezinden gelen enerjiler fiziksel düzleme ulaşmakta başarısız olursa bu çakranın bozukluğu psikolojik hastalıklara, solunumla ilgili hsatalıklara  yol açabilir. Kalp ve sakral organlarla iletişim halindedir. Eğer burada bir blokaj varsa aşkla cinsellik bir araya gelemez, cinsellik sevgi boyutuna ulaşamaz ve fiziksel boyutta kalır. Açık olduğu zaman derin ve tatmin edici bir hayata sahip olunur. Bu merkez aynı zamanda ortak bağlılıkla ilşkilidir, iki kişi arkadaş olduklarında manipuralarından manevi bir bağla bağlanırlar. Bu ilişki ne kadar güçlenirse manevi bağda o kadar güçlenir. Eğer ilişki biterse manevi bağda yavaş yavaş kaybolur. Buna benzeyen bir bağda anne ile yeni dünyaya gelmiş olan bebeğin arasında da vardır. 

         Pankreas: Midenin hemen arkasında karnın arkaya yakın duvarı üzerinde birinci ve ikinci bel omuru seviyesinde çapraz olarak durur. Tükürük bezine benzeyen bir iç salgı bezidir. Dahili  ve harici salgıları vardır, harici salgısı insülindir. Pankreasın sadece bir bölümü salgılama yapar, bunlar insülin salgılamaktan sorumlu Langerhans adacıklarıdır. İnsülin şekerin özümsenmesini ve bedene enerji vermesini sağlar. Şeker dokuların arasında glikoz olarak kullanılır. Enerjinin açığa çıkması için şekerin karbondioksite ve suya dönüşmesi gerekir. Kandaki şekerin fazla olanı karaciğerde glikojen olarak depolanır. Eğer kandaki şeker çok fazlaysa böbrekler tarafından idrar yoluyla dışarıya atılır.

         Dalak: Klasik tıp uzun bir süre dalağın ne işe yaradığını bulamadı ama daha sonra kadim öğretilerin söylediği gibi dalak eterik bedenden gelen güneş ve ısının (prana) dalak aracığı ile fizik bedende depolandığını kabul ettiler. Yani dalak insanı sağlıklı kalması için yaşam enerjisinin depolanmasını sağlayan önemli bir organdır.

         Prana insanlarda, hayvanlarda bitkilerde bulunan yaşam enerjisidir. İnsanlarda fiziksel, astral ve zihinsel olarak ortaya çıkar. Fiziksel seviyede güneş ışınlarının aracılığı ile ortaya çıkar. Prana güneşten çıkar, dünyanın atmosferinde dolaşan sayısız fiziksel atoma girer ve onların parlamasına neden olur. Prana güneşli günlerde boldur, bulutlu günlerde çok azalır ve geceleri yok denecek kadar azdır. Geceleri bir önceki gün ürettiğimiz pranayı kullanırız. Vücudumuz geceleri uyku durumundayken kaslar ve sinirler gevşer ve prana vücuda özümsenmeye başlar. Uykunun, ya da kısa bir süre kestirme ihtiyacının nedeni budur. Dalak üzerindeki çakra atmosferden dirilik küreciklerini emer ve bunları kendi renklerini yayan yedi prana çeşidine dönüştürür. Geriye kalan yedi çakra pranayı emer ve hepsini önce eterik sonra da fiziksel varlığa dağıtır. Dalak karnın sol tarafında alt kaburgaların arka kısmında yer alır. Dalağın ana görevi kandaki yaşlı akyuvarları yok etmek, antikor üretmek ve vücudu enfeksiyonlara karşı korumak, kandaki bazı lenfositleri tedarik etmek ve bazı trombositleri yok etmektir. 

        Bu çakradaki düşük enerji: Sindirim güçlüğü, gaz, yiyecek alerjisi, karaciğer problemleri, şeker hastalığı, düşük kan şekeri, troid eksikliği, safra kesesi taşı, kas krampları, zihinsel ve sinirsel tükeniş, depresyon, nefes darlığı gibi hastalıkların nedenidir. 

        Güneş ışınları bir çok hastalığın şifacısıdır, güneş ışınları da bu bölgeden depolanır, güneşlenmek ve güneş ışınlarının özümsenmesini sağlayacak şekilde beslenmek bizim yaşam kalitemizi yükseltir ve sağlıklı tutar. 

  

          Anahata-Kalp Çakrası:

         Anahata kelimesi vurmasız anlamına gelir çünkü evrendeki tüm sesler maddelerin birbirine çarpmasıyla oluşur ve bu da titreşim ve freansları oluşturur. Başlangıçta var olan tüm seslerin kaynağı olarak anahata gösterilir. Bu merkez sesin ilk kez doğduğu yerdir ve aynı zamanda yüksek bilince giden yol bu merkezden başlar. Güneş sinir ağı çakrasında birleşen yeryüzü (prana) ve gökyüzü (apana) enrjilerinden sonra gökyüzü enerjisine açılan ilk merkezdir. Koşulsuz sevginin, aşkın, şefkatin, empatinin, affediciliğin, hoşgörünün, birlikteliğin, biz olmanın  merkezidir.Bu çakra dördüncü ve beşinci göğüs omurlarının arasındadır.

         Yönetildiği gezegen: VENÜS  

         Elementi: HAVA

         Sesi: YANG tınısı

         Mantrası: YAM sesidir.

        Rengi: Yeşildir ama ikinci bir rengi daha vardır, aşkın rengi olan pembe.         

   Anahata fiziksel seviyede kalp, dolaşım sistemi,, akciğerler- bronşlar- solunum sistemi, bağışıklık sistemi, kollar ve ellerle ilgilidir. 

Bazen sevgi adı altında insanlar tamamen bencil, istek dolu ve sınırlayıcı ya da şefkat ve ilgi dolu olabilir. Bu merkez ne kadar açık olursa o kadar sınırlayıcılıktan uzak olan gerçek sevgiye ulaşma kapasitemiz de artar.

        Bu çakradaki dengesiliklerden gelen gölge duygular: Korku, nefret, kızgınlık, umutsuzluk, dengesiz sevgi biçimi. Anahatanın dengesiliği bizi zor ilişkilerle karşı karşıya bırakabilir. Bizler hayatı ve sevgiyi ilişkilerle deneyimleriz, kalbimizi açtığımız da  hayatımıza sevgi ve şefkat dolu ilişkiler gelecektir. Herşeyin ilacı olan, bizi ruhsal varlığımızdan fiziksel varlığımıza kadar şifalandıran, diri ve yaşam dolu tutan şey sevgidir. Her varlığa yürekten sevgi ve şefkat duyduğunuz zaman yüce varlıkla bağlantıya geçeriz. Her zaman hatırlayalım "sevmeden sevilemeyiz" öyleyse kalbimizi her daim açık tutalım. Eğer eleştirel, kindar, kıskanç, korkak olursak işimiz zorlaşacak ve bizi bu hayatta zorlu deneyimler bekleyecektir. 

         Kalbin hemen önünde, göğüs kafesinin üzerinde önemli bir salgı bezi olan Timus bezi vardır. Bu bez yeni doğmuş bir bebekte oldukça büyüktür ve giderek küçülür. Bu bez bizim bağışıklık sistemimizde büyük rol oynar. Bu bezin giderek küçülmesinin en önemli nedenlerinden biri doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız kalp kırıklıklarıyla giderek kalbimizi kapatmamız ve giderek daralan bir nefes alıp verme kapasitesi oluşturmamızdan kaynaklanır. Şaman şifacıları hasta olan kişinin timus bezinin üzerine tıklatarak küsmüş olan timüs bezini uyararak bağışıklık sisteminin yeniden yükselmesini sağlar. Timus bezi çalıştığında gençliğin ve şifanın da merkezi çalışmaya ve hayat enerjisi de buradan akmaya başlamış demektir. Bunun için affedici olmak, olumsuz düşüncelerden arınmak, bir bebek gibi nefes almak, saflığı ve sadeliği korumak gereklidir, o zaman bebekliğimizde kocaman olan timus bezi yeniden harekete geçip hayat pınarından şifa akıtmaya başlayacaktır. 

         İnsanlar ne olursa olsun kalbi varlıklardır ve bu dünyada her varlık sevgiyle can bulur, bir yer, bir insan, bir hayvan, bir bitki sevildiğinde  sağlıklı ve aydınlık olur. Herşeyden önce kendimizi her halimizle onaylamak, kabul etmek ve kendimizi gerçekten sevmek hayatımıza sevgi ve şefkat dolu ilişkileri, sağlığı, bolluğu ve bereketi çeker.

     Kalp çakrasındaki dengesilikler kalp krizine, mide ülserlerine, mutsuz bir duygusal hayata, korkulara ve alınganlığa yol açabilir. 

         Vishudda-Boğaz Çakrası: 

         Vishudda temizlik demektir bu da ağızdan çıkanların dürüstlük ve saflıkla olan bağlanıtısıdır. Boğaz çakrası iletişim,  kendini  ifade etmek ve yargının merkezidir. İkinci çakra ile direkt iletişimdedir ve kulaklar da buraya bağlıdır. Yani yaratır konuşur, duyar-dinler, ifade ederiz.   Bilim ve bilgeliğin ışınsal kalitesine sahiptir. Boğaz merkezinin kutsal hayat suyunun ( Mistik ölümsüzlük iksiri) tadıldığı yerdir. Bu hayat suyu "lalana" çakra olarak isimlendirilen boğazın arka tarafında bulunan iç salgı bezi tarafından üretilen bir çeşit tatlı sıvıdır. Bu iç salgı bezi yüksek yoga uygulamaları sayesinde uyarılır ve yoginin uzun bir zaman susuz ve yiyeceksiz hayatta kalmasını sağlar. Bu çakra fiziksel seviyede sinir sistemini, kadın üreme organlarını yöneten İkinci çakra ile direk bağlantılıdır, ses tellerini ve kulakları yönetir. İç salgı bezleri:Troid ve Paratroid bezleridir. 

     Yönetici gezegeni: MERKÜR 

     Elementi: HAVA

     Rengi: MAVİ  

     Mantrası: HAM

     Sesi: HANG titreşimidir

        Her sesin bir titreşimi ve dolayısıyla yarattığı bir etki vardır. Bu nedenle buradan çıkan sesler çok değerlidir. Kalp çakramız ne kadar açıksa buradan çıkan seslerin enerjileri de o kadar yüksek olacaktır. Çıkartığımız seslerin hangi duygularla desteklendiği çok önemlidir, ses titrşimlerinin başka nesneler üzerindeki etkileri ve onların titreşim frekanslarını değiştirebilme özelliği artık günümüzde bilim adamları tarafından da deneyimlenmiştir. Öfke yüklü sözlerin titreşimleri örneğin suyun frekansını değiştirerek ve enerjisini düşürüyor ve zararlı bir seviyeye düşürebiliyor ama sevgi dolu kelimeler suyun enerjisini yükseltip şifaya dönüştürebiliyor. Bu nedenle ağzımızdan çıkan sözlerin hangi kaynaktan geldiğine çok dikkat etmeliyiz çünkü bildiğiniz gibi düşünce bir enerjidir ve maddeye dönüşür. Ağızdan çıkan sözler de düşüncelerin sesli ifadesidir ve evrene gönderilen mesajlardır. Geri dönüşümünü kısa bir zaman içinde göreceğimiz mesajlardır. O nedenle boğaz çakrasıyla direk bağlantılı olan yaratıcılığın çakrası sakral çakraya dikkatimizi verdikten sonra güneş sinir ağı çakramızdan nefesimizle geçirdiğimiz ve kalbimizde sevgiyle arındırdığımız sözleri ve melodileri seslendirirsek hem kendimize hem de çevremize şifa olacaktır.Kalp çakrasını da, güneş sinir ağı çakrasını da açmanın en güzel yollarından biri şarkı söylemektir. Güzel sözlü, huzurlu, sevinç, neşe, aşk, umut dolu sözlü şarklılar yüzümüzü güldürecek ve bizim ruhsal halimizi değiştirecektir. 

         Vishuddha' da ki dengesizlikler astım, baş dönmesi, alerji, anemi, yorgunluk, larenjit, kulak, burun boğaz enfeksiyonları, adet sorunlarına yol açabilir. Cilt ve solunum yolları sorunları yaratmaya da eğilimlidir. Bu çakra zayıf çalıştığında aşırı eleştirel olmak, otorite sorunu, kişiliksiz tepkiler, yalan söyleyerek kendini savunmak, kendini ifade etme sorunu oluşturacaktır. 

        Troid bezi: Troid bezleri nefes borusunun iki yanında yer alır. Bu bezler nefes borusunun önünden geçen bir kıstakla birbirlerine bağlıdır. Aktif hormonları tiroksin ve triodotironindir. Bunlar yüksek miktarda iyot içerirler. Troid bezininin en önemli görevlerinden biri vücuttaki iyotu sağlamasıdır. Troid tarafından salgılanan tiroksin, hipofiz bezinin ön tarafta bulunan lopu tarafından salgılanan troid uyarıcı hormonu tarafından düzenlenir. Bu salgı bezleri diğer salgı bezlerinin orkestra şefi gibidir.  

       Görevleri: Vücudun metabolizmasını kontrol etmek, cildin ve saçların sağlıklı olmasını sağlamak, sinir sisteminin aşırı hassaslığını etkilemek, salgısını doğrudan kana aktaran iç salgı bezleriyle işbirliği yaparak vücuttaki endokrin dengesini yerinde tutmak, çocukluk sırasındaki büyümeyi ve zihinsel gelişmeyi denetim altında tutmak ve iyot depolamak. 

        Bu hormonların aşırı salgılanması tirotoksikosis hastalığının ortaya çıkmasına neden olur. Bu troid bezinin büyümesidir ve guatr hastalığına dönüşür. Göz küreleri büyür, genellikle nabız atışı hızlıdır, terleme ve genellikle sinirlilik hali yaratır. Metabolik hızlanma nedeni ile kilo alınmaz. Bu salgının gereğinden fazla olması salgıları doğrudan kana karışan iç salgıbezleri üzerindeki etkisi yüzünden başka dengesizlikler de meydana gelir. 

        Bu bezin az salgılama yapmasının etkileri yetişkinlerde ve çocuklarda farklıdır. Yetişkinlerde miksodema denilen hastalığa neden olur. Kilo alınır, saçlar azalır, ciltte kuruma ve esnekliğin azalması görülür. Metabolimanın yavaşlaması nedeniyle vücutta soğuma görülür. Bebeklikte ortaya çıkarsa kretinizm denilir ve büyüme azalır, zihinsel gelişim yavaşlar. 

       Paratroid bezleri: Her biri bezelye büyüklüğünde üç adet ve troid bezinin çevresinde dururlar. Vücudun kalsiyum dengesini sağlayan parathormon salgılarlar. Az salgılanması halinde tetani (aralıklı kas kasılması). Çok salgılanması halinde kandaki ve idrardaki kalsiyum miktarını yükseltir. Dolayısıyla da kemik hastalıklarına yol açar. 

         

       Ajna-Üçüncü göz:

Ajna kelimesi "emir" anlamına gelir. Burası yüksek benlikten gelen emirleri algılayan merkezdir.  Bu çakraya üçüncü göz çakrası da denir. Uyandığı zaman sezgi, telepati ve bilinç yetenekleri açığa çıkar, yüksek bilince ve evrensel bilgiye bağlananbilir, kendi kaderimizin ötesine geçer ve buradan da evrensel bilgeliğe açılan yola doğru ilerleriz. Etrafımızdakilerin ve milletlerin kaderlerini görme yeteneğine sahip oluruz. Bu çakrayı merkezde toplamayı başardığımızda başkalarının kendi kaderlerini çözmelerine yardım edebiliiz. Bu çakra hayallere, içsel görüye, ruhsal bilgeliğe açılır. Ajna meditasyon sırasında konsantrasyon merkezi olarak kullanılır. Bu çakranın yardımıyla akıl, hafıza, irade, konsantrasyon ve gözünde canlandırma yetenekleri geliştirilir. İki kaşın arasından beyinin tam orasındaki bölgededir.

        Yönetici gezegeni: GÜNEŞ 

        Elementi: Saf ışık 

        Rengi: İNDİGO 

        Mantrası: KSHAM

        Sesi: KSHANG sesidir.

        Bu çakradaki dengesizlikler: Uyku bozukluğu, algılama bozukluğu, öğrenme zorluğu, zihin yorgunluğu, dengesiz ve sert düşüncelere yol açar. Fiziksel seviyede sinüs iltihabı, göz problemlemleri, migren gibi hastalıklara yol açar.

        Bu çakrayla bağlantılı salgı bezi: Hipofiz bezidir. Hipofiz bezi alın hizasında, beyinin tam ortasında ve tabanında yer alır. Gelişmeleri ve görevleri birbirinden farklı arka arkaya duran iki loptan meydana gelir. Önde bulunan lop endokrin sisteminin ana salgı bezi olarak bilinir. Besinsel hormonların üretilmesini sağlayan hormonu üreten hipotalamusun etkisindedir. Hipotalamus metabolizmayı yönlendirmek ve anatomik sinir sisteminden sorumludur. Hipotalamus beden ısısı, açlık, susama, yorgunluk, uyku ve sirkadyen( Biyolojik) ritmini düzenler. Hipofizin öndeki lobundan salgılanan maddeler diğer salgı bezlerinin çalışmasını kontrol eder. Salgıladığı hormonlar: 

        a) Büyüme hormonu somatrotrofin. Bu hormonun çocuklukta gereğinden fazla salgılanması kemiklerin boyutlarında aşırı büyümlere yol açar. Acromegali Gigantism adı verilir. Az salgılanması şişmanlığa ve karbonhidrat metabolizmasında bozukluklara yol açar. Cinsel gelişimde de bozukluklar olabilir. 

        b)Troid uyarıcı hormon. 

        c)Adrenakortikotrafik hormon. Böbrek üstü bezlerinin korteksini kendi hormonlarını üretmeleri için uyaran bir protein maddesidir. 

        d)Gonadotrofik hormonlar. Bunlar cinsel organların normal gelişimi için gereklidir ve çeşitli cinsel hormonlar salgılayan bezleri uyarırlar.

        e)Prolaktin. Göğüslerde sütün üretilmesini kontrol eden laktojenik hormondur. 

  Arkadaki lop iki hormon salgılar: vazopresin ve oksitosin. Vazopresin su emilimini arttırarak idrarın konsantre olmasını sağlayan bir antidiüretik hormondur. Kan basıncını yükseltir ve özellikle mesane ve barsak kasları olmak üzere kasların istem dışı kasılmasına yol açar. Oksitosin doğum süresince ve doğumun hemen sonrasında uterus kaslarını ve aynı zamanda süt vermeleri için göğüsleri uyarır. 

        Sahasrara-Taç Çakra:

        Taç çakrada ismi verilen hükümdarlık çakrası Sahasrara kişinin tüm çakralardan geçerek deneyimlediği ve buradan sonsuzluğa, ebediyete yüce varoluşa açıldığı yerdir. Kundalini kök çakradan yukarıya yükselir ve en son taç çakrasına ulaşır. Sahasrara kişinin içsel ve dışsal dengesini ayarlar. Bu merkez Neptün gezegeninin etkisi altındadır, törensel ve ışınsal beyaz sihrin ışınsal kalitesine sahiptir. Sahasrara fiziksel varlığın dışında yer alır ve genellikle özvarlığın yüksel bilinciyle bağlantıdadır. Merkezden yayılan mor ışın onurun, güvenin, kendine saygının ve şifanın rengidir. Bu merkeze ulaşıldığında insan olmanın değeri, ilhamın kaynağı, özgüven, güvenirlilik ve sezgisel bilgeliğe de ulaşılmış olunur. 

         Mantrası kainatın sesi olarak nitelendirilen:  OM 

         Sesi: AUM sesidir

       Bu merkeze bağlı olan bez: Beyin epifizidir. Beyin epifizi bezelye büyüklüğünde ve kırmızı renktedir. Beyinin alt ve ortasında, beyinciğin hemen önündedir. Ana salgısı vücudun biyolojik saatini etkileyen melatonindir. Kandaki melatonin derin uyku halindeyken, geceleri en yüksek seviyesindedir. Gündüzleri derece derece düşer. Bu salgı bezi ergenliğin başlangıcını düzenler, uykunun gelmesini sağlar ve psikolojik durumumuzu etkiler. 

        Bizler aslında fiziksel varlığımıza dönüşmüş ışık varlıklarız. Güneş ışınları beyin epifizi ve hipotalamus yoluyla biyolojik saatimizin harekete geçirilmesine de yarar. Hipotalamus vücudun dengede kalmasını sağlayan fonksiyonları kontrol etmekten sorumludur. Oksitosin hormonunu salgılar. Sevgi hormonu da denilen hormon birine sevgiyle sarıldığınızda, bir hayvanı, bir çocuğu sevgiyle okşayıp sarıldığınızda, partnerinizle dans ettiğinizde, sevderinizi kucaklayıp sarıldığınızda salgılanır.  Korku ve endişelerimizi alıp götürürken bizi sakin  dengede ve güvende hissettirir. Mental ve bedensel hastalıkların iyileşmesini sağlar. Yanınızda kimse yoksa gözlerinizi kapatın ve hayalinizde sevdiğiniz birine sarılın.

Çakra mudralarıyla meditasyon sayfasına giderek bağlı olduğu çakranın müziğiyle meditasyon yapabilirsiniz. 

Çakralara bağlı yiyecekler hakkında bilgi edinmek için sayfaya gidebilirsiniz. 

Her zaman hatırlayın, enerji bedeni güçlendirmek fizik bedeni de güçlendiri ama şunu da hatırlatmak isterim ki yukarda paylaştığım bilgiler kendi araştırmalarımdan kısa bir özettir ve alternatif bilgilerdir, her hangi bir durumda her zaman bir tıp doktoruna danışmanızda yarar vardır. 

 

ENERJİ BEDENİ DENGELEMEK İÇİN ÖZ BİR ÇALIŞMA HAZIRLADIM, GÖRSELE TIKLAYARAK SAYFAYA GİDEBİLİRSİNİZ. 
enerji bedeni dengeleme .png
bottom of page